13 Nisan 2013 Cumartesi






Son Veda

+'Şehrin büyük ve yeni yapılandırmaya göre klimalı olan belediye koltuğunda otururken ki verdiği burukluk, uzun müddet uğramamıştı üzerime.
Şimdi uğradı.
Çünkü 10 dakika önce beni bir otobüse bindirdin, ve gerisi malum.
Gittin gerizekali, gittin.
Yavşak olup, ilk kavşaktan gittin.
Şimdi senin için; 'sen onun için fazlasın' diyecekler.
Sende 'benim için fazla iyisin.'. diye zırvalayıp cehennemin dibine kadar gideceksin.
Hem "Sen benim için fazla iyisin" diyerek sizi terk eden kişi 'yavşak' olurken, "sen onun için fazla iyisin" diyen kişi neden 'dost' oluyor, bunu da çözebilmiş değilim.
Zaten bunu çözebilseydim, benim olman saçmalığını yapmazdım.
Zaten bizim beklediğimiz zamanın bizi beklediği de yok neyin kafasını yaşıyoruz anlamış değilim.
Sonra artık beni sevme.
Düşünme,
aklına getirme,
öpme,
dokunma,
duyma.
Senden nefret ettir.
Ne bileyim, her zaman ki gibi siktir olup git mesela.'


-Diye yazmış ayrıldıktan tam yirmi iki dakika sonra. Yapmak istediğim tam da bu. Kendimden nefret ettirmek. Çünkü onu uğurladığım bu yolculuğu ayrılık zannediyor. Ama beni sonsuzluğa uğurlamayı kaldıramayacağını bildiğim için yapıyorum bunu. Çaresi henüz keşfedilmemiş ama ben öldükten sonra devası bulunacak bir hastalığı taşıyordum hücrelerimde. Vaktim azdı. Yapmak zorunda olduğum ama içimi kavuran,canıma tuz biber olan ve iki gözümü arkamda, yani onda bıraktığım bu ayrılığı delicesine yağan yağmurun altında, içip içip sarhoş olduğumuzda söylediğimiz şarkıları dinlemek için taktığım kulaklıkta, iki elim cebimde hazmetmeye çalışıyorum. İki sene sonra okullarımız bitecek ve evlenecektik çünkü. Henüz yaşımızın en yaşanılası anlarındayken,ben sinsi bir hastalığa yenik düşüyorum. Son günlerimde yanımda olmasını isteyebileceğim tek melek o iken bu dünyada,onun da benimle eriyişini görmek istemiyorum. O ayrıldığımızı zannediyor ama benim onu sonsuza dek sevmiş olacağımı bilmiyor. Islanan pantalon paçalarımın birbirine sürterken çıkardığı ses sürtüklerin yatakta çıkardığı sesten bile çirkin. Saçlarımın uçlarından burnuma damlayan yağmur sularıyla oyalıyorum kendimi. Başımı göğe kaldırıyorum ki belli olmasın yaşlarımın içindeki yaşadıklarım. En çokta yaşayamadıklarım. Tanrı'nın beni yanına bu kadar erken alırken cezalandırdığı günahlarım, benim meleğimi üzmeme neden olacak kadar büyük değildi. O otobüse binerken ki bakışını taaaaa şuramda hissederek öleceğimi hangi canlı telaffuz edebilir bana bilmiyorum. Hemen şu an vakti olsa ve bedenim beni su birikintisinin içine bıraksa. İçimde öylesi bir cehennem var ki,kavruldukça küle dönüyorum. Onun gözünden akan tek bir yaşın kurbanı oluyorum. Tanrı benim günah işlememe tanık olmuştu. Onun canını yaktığım kadar,bu günahla hangi cehennemde yanabilirim o kadar bilmiyorum. Günler geçiyor ve vicdanım beni uçurumdan aşağı atıp felç bırakıyordu. Ayakta kalmamı sağlayan ilaçların hepsini bir anda almak bile beni bu kadar öldürmeyecekti. Saçlarını düşledim. Simsiyah bir deniz dalgası gibi. Doğum günümde bana 'beni yazarak yaşa.' cümlesini kurarak uzattığı kalem ve deftere uzanıyorum titreyen ellerimin yardımıyla. Bir bardak su ve bir kaç kutu dolusu ilaç. Gözyaşlarımı yüreğimde bile hissederken yutuyorum hepsini... Zor olsada bir araya getireceğim bu harfleri:


“Seni hep sevdim,hep düşündüm,hep aklımdaydın. Tanrı bizi çok gördü birbirimize. Onun işine karışmam imkansızdı sevdiğim. Bana yazdığın o son mesajınla uyuyordum her gece. Nefes alamadığım zamanlar sarhoşken söylediğimiz şarkıları dinliyorum uzuuunn otoban kenarlarında yürütürken bacaklarımı. Gitmem gerekti sevdiğim. Her gün biraz daha bitişimi paylaşamazdım seninle. Seni lanetin içine kendimle birlikte sürükleyemezdim. Bak bu defterde seni yazarken yaşadım hep. Bu seferde seni yazarken kendim ölüyorum. Geriye kalan zamanlarımın bir önemi yok. Çünkü sen yoksun be sevdiğim sen yoksun! Bunları okuduktan sonra hiç bir suçluluğu alınmayacaksın üzerine. Bu hayatın suçu. Ne senin ne de benim. Benim için üzülebilirsin fakat ağlamana izin vermiyorum. ‘Huzurlu uykular erkeğim’ derdin gülümseyerek ve aynı cümleyi kurup gülümse sevdiğim. Ben her anında seni izliyor olacağım. Sen bu dünyanın en güçlü kadını olacaksın. Cennette seni bekliyorum meleğim. Ama bu sefer geç kalmanı istiyorum beklediğim yere.

Seni seviyorum.
Kalbimle birlikte kal.

- 'Meleğime'
Hayır şu an elimdeki ip değil.
Onun siyah deniz dalgası saçları.
Şimdi orada boğulacağım.
Sallanan bir tabureden,
gözlerimi karşımda duran ikimizin fotoğrafına asıyorum...


+Pembe Gözlük

-Perry

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder