18 Nisan 2013 Perşembe



Bazen hakaret ediyorum diye kızdığınızı duyar gibi oluyorum.

Kızmayın.
Siz de edin benim yerime ohh kebap fashion.

"Sevgili" diye yazılır; kalp-akıl-sinir hastalığı, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, uyku bozukluğu diye okunur.

Evet yukarıda tanımladığım gibiydi benim içinde, ama hayatımda değildi embesil.
O ara benim 5 çocuğum ve 1 tane karnımda 9 aylık bebe vardı, öyle hissediyordum kendimi ama bariz o moda soktum kendimi.
Hak ediyor muydum peki?
Bana göre hayır.
Ama bir şeyi iyi biliyorum ki yaşadığım bu boktan bir acıyı bir daha yaşamayacağım!
Her okul çıkışı caddede 5 dakika görme ihtimaline dayanaraktan 3-5 tur atıyordum.
Botlarım güzeldi, ama su alıyordu.
Eldivenlerim yoktu, ama ceplerim vardı onun elleri de yoktu.
Zaten alsın alsın .. soksun.
Eve gittiğim de parmaklarım büzüşmüş oluyordu genelde.
Kıyafetlerim ıslak oluyordu. Çünkü hava muhalefetini önemsemeden yapıyordum bu aptallığı.
Kış ayı boyunca bunları sürekli tekrarladım.
Yağmurda sırılsıklam kim sana avare avare gez diyor mal!
Dayanamadım tabi, h

asta oldum.
Üşüdüm.
Kendime zarar verdim.
Mutsuzdum çünkü.
Ölmek istiyordum, korkmuyordum da bundan.
Nasıl korkmam ölümden.
O çok soğuktu, sonu buhranlı bir yoldu benim için beynimde.
Bu satırları yazarken beni titretti, uuuw.

Bu işin sonu ameliyata kadar gitti. 
O zaman bana acımaya kalktı bu sığır.
Ameliyatlarda ağır geçti, doktor stres daha geç iyileştirir dedi ve öyle de oldu.
Bu doktorlar nasıl her şeyi biliyo yeaa.
Hastane ameliyat olaylarını duymuş bu mandanın kuyruğu ve o
 zaman bana acımaya kalktı bu sığır.
Hayatta her şeye katlanabilirdim fakat bana acınmasına asla.
Acımı en ağırından çektim.
Şimdi hayatımdaki tek acı çiğ köftenin içindeki acı.
Yok abi. 
Acıya tahammül sınırım yoktu.
Bedenime eziyet etmeyi sevk haline getirdiğim de sıyırma noktasına vardığımı fark ettim.
Ben mal mıydım?
+evet. 
İyi bir bok muydu?
+hayır.
O zaman bu haltı niye yapıyon?
+bilmiyorum.
İşte hayatım bu kısır döngüden ibaret
Ama şunu da düşündüm ki;
Seninle aramızda sadece iki sorun vardı. 1. ben sana hiç güvenmedim. 2. beni hiç yanıltmadın.
Güvenmedim ama tuvalet fırçasının klozetle olan ilişkisi gibi de yapıştım sana.
Mutlu değildim lan, yazıktı bana.
Hadi şeker alıp mutlu edin beni.
Hayatıma düzen vermeye başladım.
İlk önce o konuyu düşünmeyerek.
İnanılmaz ama bunu basardım.
Eehehe yok o lan.
Vay pezevenk pustt, hatırlanmıyon lan.
Ama her genel eee nasıl gidiyorsunuz diyor.
Ebenin kıçı gitmiyoruz lan, yok kimse.
İyi olmam için birine muhtaç değilim.
Bu zor zamanımda bana en iyi ders bu oldu.

-"iyi olmam için kimseye muhtaç olmamak"

Başarmaya çalışırken çok ıkındım yalan değil.
Ama başardım. 
Zaten mutluluk, pantolona işemek gibidir bana göre.
ıslaklığı herkes görür ama sıcaklığı yalnız sen hissedersin
Kime neydi ki benim iyi olmamdan.
Kendime mutlu olmak için sebepler ürettim, şükür etmeyi öğrendim.
Bu mal köftehor bana baya iyi şeyler öğretti.
Allahtan gitti ha.
Mesela bak maddelerime ;
+ insanın sabahın köründe mesaj atıp uykusunun içine sıçan bir sevgilisinin olmayışı büyük lüks.

+Nereye gittiğini merak edip her işine burnunu sokan biri yok.
+eşyalarında kusur bulacak biri yok.
+makyajına, sacına, basına karışacak bir şey yok.
+ aşkııım eve geldin mı diye sırnaşacak biri yok.
+yemeğini ye, bak üzülürüm diyen ana kuzusu yok.

 Git anan yedirsin yemeğini git ona zırla hayvan.

Bu maddeler beni mutlu etti lan ehehe.

O değil de artık mutluyum o lüzumsuz şeffaf renkli parlatıcım artık hayatımda yok yuhhhhııı.
Bu zaman zarfında büyüdüm.
Kimseye güvenmedim.
Sevmedim.
Yalnızlık kafaydı kraldı, sonra kitap okumaktan yürüyen kütüphane oldum.
Mutlu oldum mu?
+evet.
Mutlumu-yum?
+evet.
O zaman vurayım götüne, gitsin Mersin’e.
(Tüm Mersin’e ve tantunilerine selam)
Ha ayrıca;
Dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyorum ama, içerde işler iyi gitmiyor diyebilirim. Sanırım ishal oldum lan. :(

Pembe Gözlük




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder