31 Mayıs 2013 Cuma

 
"Bir erkek mesaj atmıyorsa, sevmiyordur. Gururla egoyla alakası yok."

Fakat ben bunu böyle bilmiyordum, öğrendiğimde çoktan paparayı yemiştim.
Hep;
+ İşi vardır, yoksa neden atmasın?
+Uyuya kalmıştır benim bebeğim,
+Telefonu bozulmuştur, zaten çabuk bitiyordu sarjı.
+Kesin mesajım iletilmedi.
+belki iletildi gözüküp iletilmemiştir.

Evet hep böyle düşündüm ben.
Zor zamanım olduğunda bu bahanelere inanmak işime geliyordu belkide kmbilir.
Ama gerçek hep bize geç gelmez mi zaten?
Mesela o konuşacak kişi bulmadığında bana mesaj attığından eminim, ama hep sevmese atmaz yeaaaa dıyordum.
Atmıyorken niye bahane uyduruyordum o zaman maltos kafa !
Geçenlerde yine bulustuk.
Neden rastlastik ve oturup konustuk.
Gelin bana sorun. N e d e n diye?
Bilmiyorum hangi embesıl dusuncem onun yanına gitmemi istedi bilmiyorum.
Hala neden o vardi burasida dusundurucu.
Bir cafe vardı çok kalabalık bir yer, butun şehrin insanları orda sanki.
Kalabalikken, yalniz kalma olayi burdada mumkun.
Kulakligi taktim mi kulaga hobaraleyyy, yok Boyle keyf.
Biz hep oraya gıderdık onunla , ilk baslarda tabı, sonradan insan içine çıkmam yasaklandı.
Beni yıcekler, etrafımızda gordugumuz tum insanlar beni kaçırmak için is birliği yapıyordu zaten.
Gece cop tenekelerinin arkasinda suikast planlari yapan teroristler birligi beni bekliyordu.
Aniden beni kacirip kesebilirlerdi.
Zile basan herkes sapikti, bana sahip olabilirlerdi.
Kapiyi hep evdeki diger kizlarin acmasi gerektigini soylerdi bana degil onlara birsey olsundu.
Balkonada hirsizlar merdiven dayiyormus.
Ahh papazin veresiye defterini animsatan yasak listem benim.
Neyse o cafeye gittim çay sevmeye yeni alısan ben, açık bir çay söyledim ve 3 şeker eşliğinde içerken kapıdan bu girdi.
Nasıl farkettım onuda bilmiyorum ters açıda oturuyordum çünkü.
Cayın şekeri genızımı yaktı.
Bogazimin nefes ve yemek borusu arasinda gel-git yasadigindan eminim.
Görmemiş gibi yapmaya çalıştım ama olmadı bu çok zordu, 2 demlik çayın hepsini benim ıcmem kadar zor bir şey üstelik.
O da ona bakılmanın hıssıyle ince göz taramasıyla gozlerımı buldu ve kahve gozlerini oynatmadi, uzun sıyah kök dipleri sık olan kırpıklerını hıc kıpırdatmadı.
Kıpırdatsaydı, ıslanacaktı tanırım.
Dudakları oynadı, bir şey sayıklıyordu.
İçinden geçirıyordu ama, duymamı istemediği çok belli.
Haa ayrıca yanında arkadaşları varmış sonradan farkettım.
Üzerini toparlar gibi şaşırma etkısınden kurtulma çabalarına girdi.
Arkadaşlarıyla benim maasamı rahat pozısyonda kesebılecek bir masa tercih etti ve oturdu.
Yerinde duramadı surekli kıpırdadı hareket etti.
Bu, olduğu yerde rahat degil ve onun kararsızlıgının belırtısıydı.
Garsona cayımı tazeelemesını ama bu sefer 2 çay biri az önce ki gibi açık ve 3 şekerli diğeri demli ve tek şekerli dedim.
Hıc bakmadım masasına umursamadım şansın, kıvransın o an istedim.
Üst üste gelir ya her şey telefonum çaldı, arkadaşım Buse.
Sevgılısıyle bulustugunu ve maceralarını anlatıyordu ama gulmemek elde degil, kahkahaya bogulmustum.
Onların masasına takıldı gozlerım gülmekten nasıl fırsat bulduysam artık.
Kahkahalarıma sınır oluyordu.
Bunu bilmeniz kolay degil, eğer gözlerini kısarak kırpıklerı birbirlerine carpıyorsa bilin ki durum vahim.
Garson geldi ve masaya cayları bıraktı.
Kafamı eğip, teşekkür işareti yaptım ve o 2. Çay bardagını görünce gözlerini telefonda gulustugum kişiye soyledıgımı dusunerekten kapıya dıktı.
Ahh zavallı tosunum benim, ayrıldık bitti, gıttı, hala kıskanıyon lan deli danalar gibi.
Buse'ye telefonu kapatmam gerektiğini musaıt oldugumda onu arayacagımı söyledim çünkü o soğuk çay içmeyi sevmez ve bu konuda garsonu surekli mızmız çocuk gibi terslerdı.
Kafamı onların masasına cevırdım, zaten bu hazırdaydı.
Kafamı egdım masaya gelmesini ısaaret ettim.
Sanki bunu bekliyor gibiydi, ama caktırmıyordu farkında değilmiş gibi sonradan farketmıs gibi davranıyordu böyle sahte hareketlerine hıc ınanmazdım ve surekli ona söyleyip bunları çok gulerdım, o utanırrdı.
Şimdi öyle yapmayacagım tabı.
Arkadaşlarına bir seyler soyledı ama o gozbebegının ufalıp buyumesınden anladım sevindi çok.
Çünkü o mutlu olduğunda yapardı bunu sadece.
Geldi ve sandalyeyı çekerken nazikçe duraksadı ve izin bekledi buyurr dedim.
Benımleyken bu kadar kibar değildi, zaman bizi sadece yabancılastırmaya yaramıstı.
Urkektı.
Terslememden korktu.
Ellerini ovusturuyordu surekli.
Ki bu endişeli olduğunda yaptığı bir harekettı.
+nasılsın dedim.
-iyıyım şükür, sen nasılsın?
+şükür, çok şükür.
-eee neler yapıyorsun nasıl gıdıyor?

(o e- sesi tıtredı genzınde, urkuyordu benim tosunum.
İyi gıdıyor dememden korkuyordu bu çok belli.)
+okul, is, kitaplar yoğun yanı her zaman ki gibi.
Ee sen ne yapıyorsun? Besyo sınavının bitirme sınavlarını ne yaptın?
Kaldım deme sakın bana.

(Benim rahat olusumdan endıselıydı, kendi benim gibi rahat olamıyordu, pot kırmaktan ağzından bir şey kacmasından korkuyordu.)
- ehehee, gectım.
Dediğin gibi calısınca oluyormus.
Sana söz vermıstım unuttun mu?
Gececektım bıtecektı bu sene o derslerr.

(hala umit ediyordu benim canımın yarısı, hala bana verdiği sözleri hatırlatarak bizden bahsedıyordu.
Korkuyordu, çok korkuyordu.
Benden hıc bize dair bir şey goremıyordu ve bu onu delırtıp sınırlendırıyordu. Sol gözünün dışa donuk olan kırpık dipleri yine carpıyor bak birbirlerine.
Kıyamam sana, kıydıgın gııbı bana.)

-oo çok sevındım, aslında yapacagından emındım yaparsın tabı kıı.
Eee şimdi ne yapacaksın antremanlara devam mı?

(Rahat olmam onu sınırlendırıyordu, o hatırlıyormusun sana söz vermıstım vs tarzında hepbana ımalarda bulunurken ben ehehe mıhıhıı diye sırıtıyordum.
Bu onun kabullenebılecegı zor bir Seydi.
O bir şey ima edıyorsa onu anlayacaksın pasam başka yolu yok ona göre tabı.
Ama karsımda mide fesadı gecırebılır o kadar belli ki, kırpıklerını yelpaze niyetine kullanabılırımmm
Cirpinlarini izlemek guzel tosunum.)

+antremanlara devam hamlamamam lazim, sonucta gures maclarina hala devam etmem gerek bunu seviyorum biliyorsun.
(benim bildigim seylerrr.
Neden bildigimden bahsediyorsun ki, neden bu kadar eminsin kirli sakalllarini optugum.
Bilmiyorum, artik bilmiyorum.)

-Senin adina cok sevindim, unutma hayatta cogu sey gecici, hayatinda kalici seyler yap ki mutlu ve ayakta ol.
(Saatime bakmis numarasi yaptim)
Ben gec kaldim, cafede dergi toplantisi vardi.

+Sey, hayatimdnda kalici seyler yap dedin ya, kalici olmasi gerekirken gecen sendin aslinda.
(bir sey dememi bekliyordu, bu onun yaptigi en cesaretli atakti ve bir sey onu canlandirip sevindiricek bir sey bekliyordu.
Titriyordu karsimda, ve telaslaninca ensesi terlerdi ensesinden koynuna, sol arka kureginde Ben olan o sirtina dogru ter damlalari akiyordu Ben ise canta toplaama telasindaydim.)

Cuzdanima dogruldum ve o.
+bunu yapmayacaksin umarim.
-sira bende, gorusuruz.
Deyip hesabi odeyipcafeden agir adimlarla yurudum sirf arkamdan daha uzun sure baksin diye ve cafenin cikis kapisindan yansimasini goruyorum agzi acik kirpiklerini oynatmadan bakiyordu.

Unuttum Ben koca gobekli Adam unuttum.
Sinirlenince, kirpik diplerinin birbirlerine carpismalarini.
Sasirdiginda, uzerini toparlanmani,surekli kipirdadiginda, kararsiz oldugunu.
Sahte hareketlerini belli ettigini sana soyledigimde - utanmani.
Gozbebegin ufalip buyudugunde- sevindigini.
Ellerini ovusturunca- endiselendigini.
Ensendeki ter damlalaciklari koynuna ve sirtina damladiginda - telaslandigini.
Soguk cay icmeyi sevmedigini.

Unutma ense kokusunu sevdigimm;
Şu bir gerçek; Aramız bir kere bozulduğunda yeniden eskisi gibi olamıyoruz.
Bunu cok denedik.
Olma-
Di.
Olmu-
yor.

Bu saatten sonra sana diyecegim tek sey;
"Sana karşı boş değilim" demesini istediğim tek varlık cüzdanım.
Sen degil.


Pembe Gözlük