6 Nisan 2013 Cumartesi


Kural 1; Siz siz olun sevgilinizi arkadaşlarınızla tanıştırmayın!

Bir şey olmaz demeyin.
Otu çıkıyor, boku çıkıyor.
Sonra aynı yatağın çarşafını buruşturduğunu görürseniz şaşırmayın.
Yoğun hafta sonu trafiğimde ders çalışmak için arkadaşlarla cafe de buluşmak için anlaştık.
Sevgilimde hafta sonu plan program yapmasın diye nasıl yalvarıyorum Allah'a.
Anlatsam bir edebiyat tarihi kompozisyonu çıkar bundan eminim.
Neyse ben dua ederken aradı beni aşkellam.
-Bebeğim?
+Aşkııaam, napıyorsun?
-İyiyim börtü böceğim, öyle arkadaşlarla evdeyiz sen napıyorsun?
+Hafta sonu yine ders yaa, bu hocalara da anlam veremiyorum hafta başı sınav mı olur olooom.
(Bahaneye zemin, ah beni gidi benii)
-Olsun hatunum benim, dersini çalışırsın geçersin sana güveniyorum.
+ Canım sevgilim benim , muaah.
-Öptüm bal kaymağam.
+Keçi boynuzum deseydin aşkım, ne o öyle hep yiyecek, böcekle hı?
-İnatçılık etme keçi, dersine çalışıyorsun hemen bakayım.
+Ehe, tamam sevgilim nasıl dersen. .s
(Bir gaza geldi ki, böyle endişelenip ürkme seyimden, ehehe yerim onu.)
Dibin notu; Hatunum diyen ağzını burar burar yerim!
Tamam kabul ben senin cevizli pekmezinim, bensiz bir hiçsin.
- Hafta sonu sen ders çalışırsın bende evden çıkmam hem çocuklarla anlaştık, pes falan oynarız sende derslerini ihmal etmemiş olursun bebeğim.
(Herif ohh şükür bahanemde hazır diyor, pis sinsi)
+Olur aşkım .
Neyse hafta sonunu da hallettiysek sorun kalmamıştır.
Burcu'yu aradım.
Ha bu arada Burcu arkadaş grubumuzun en neşeli, en hoş ve komik kızıdır.
Herkes o olmazsa bizi kim eğlendirecek diye gülüşüp dururuz.
+aloo kanka pazar günü o cafede buluşalım notları almadan gelme kopya vermem bak olum şimdiden diyim.
- tamam be tamam, Allahın cimrisi bir kopya verirsin 2 sene çin seddinden uzun dilinle konuşursun.
+Eheheh tamam kızım sus burada telefon şirketim yok, faturam var hanyy kol gibi.
-Bir de cimri tamam tamam hadi görüşürük öptüm bebeğim.
(Kız ağzıma sıçacak, ben hala not getir diyorum.
Allah’ım beni çok iyi yarattın çok tenk yu ama bu kadar da katıksız mal yapmasaydın be Allah’ım.)
Derken hafta sonu geldi, ders notları flashı, bilgisayarımı alıp çıktım evden.
Dediğimiz yer de buluştuk açık ve esmer şekerli çayımın eşliğinde derse başladık.
Sevgilime ders çalışmaya başladığımızı ve müsait olduğumda mesaj atacağımı söyledim.
+Rahatsız olma sevgilim benim, ben evdeyim seni çok seviyorum. 
-Bende çok seviyorum sevgilim, iyi eğlenceler. 
Son mesajlaşmalarımız böyleydi.
Son diyordum çünkü göreceğim manzaradan habersizdim.
İyi eğlenceler diyordum çünkü eğlencesi gerçekten iyiydi.
Sonra acıktığımızı fark ettik ve yemek yemek için benim çok sevdiğim bir ıslama köftecisine gittik.
Sonra geç olduğunu söyleyip öpüşüp koklaşıp ayrıldık.
Tabi ayrılmaya karar verdiğimizden sonra yarım saat daha ayrılma öpüşüp koklaşma senfonisi, giderayak muhabbeti.
O muhabbetin lezzeti yok, evet yok .
Ne hoştur o hoş.
Burcu daha cafedeyken işi olduğunu ve erken ayrılması gerektiğini söyledi.
Ehehe paçoz bassın sana Kamil hoca sıfırı da gör ebenin hörekesinin ikametgahını diye geveliyorum geyik yapıyoruz aklı sıra kızlarla.
Neyse madem hava sıcak bu sıcakta eve kapanmak bana ölümdü, kötüydü pisti, kakaydı.
En sevdiğimiz dondurmaları kapıp sevgilime baskın yapmaya karar verdim.
Belki o çok sevdiğimiz bitter çikolata aromalı dondurmalı ağzımızla öpüşürdük hı?
Sevgilim kapıyı açtığında böööğğ aşkıııaaaııım ben geldim diyip boynuna sarılmaya niyetliyim.
Ah o boynunun kokusu yok mu kokusu.
Evet şimdi -yok.
Ama o zaman vardı işte ve ben ona ölüyordum.
Bir yandan sevgilim mesaj atıyor ;
+Nasıl gidiyor ders çalışman hayatım?
-İyi gidiyor bebeğim devam, sen napıyosun?
+ iyiyim yemek yiyoruz arkadaşlarla aşkım.
-Afiyet olsun bebeğim.
Tamam, evdeymiş gitmem daha da kesinleşti.
Kabalık olmasın diye arkadaşlarına da aldım dondurma.
Bir de ucuz demesinler diye max değil de magnum almıştım ahaha.
Neyse dondurmaları kapıp aylak aylak, seke seke hatta zıplaya zıplaya koşa koşa sevgilime gidiyorum, birde bir özlem var ki anlatamam 15 sene görüşmüyoruz sanki.
Dondurmalar erimesin diye hızlı hareket ediyorum.
Apartman kapısı acıktı, sansıma.
Merdivenleri 2 basamak atlaya atlaya çıktım.
Çünkü sevgilime kavuşçam olum eehe diye şımarıyordum kendimce.
Anahtarı vardı, hasta olduğunda çantam kalmıştı.
Açtım kapıyı, evde ses yok.
Dedim herhalde tıp oynuyorlar.
O değil de bu ev niye toplu?

Salona geçtim, süpriz yapcam ya, parmak ucunda yürüyom.
Baktım televizyon kapalı, oyun konsolları yerde.
Bunlar pes oynadılar kola bardakları, cips bardakları hatta 10 dakika önce yemek yediklerini söylemişti ve yemek artıklarını sehpanın üzerine de bırakmamışlar.
Ha temizlediler dicem öyle adetleri yok ve 10 dk da değil geviş getire getire 3 saatte yemek yer bu sığırlar biliyorum.
Lokmaya bakıp yesem mi?
Yemesem mi diye düşünürler.
Hatta bazen istihareye yatmalarını tavsiye etmek geliyor içimden.
Bu terslikte bir iş var dı amma, çözeceğiz bakalım.
Ve berjerin arkasında bir kol çantası takıldı gözüme
Çocukların sevgilisi unutmuştur dedim.
Hala safın tekiyim ya pes pes!
Acaba uyudu mu benim herif ..
Yanı uyuduysa bile neden yemek yiyoruz diye sallıyor anlamış değilim.
Dondurmaları dolaba koyduktan sonra, odasına girmeye karar verdim.
Abi bu yemekten sonra ya duşa girdiyse , ya giyiniyorsa dalmasam iyiydi odaya.
Sevgilimde olsa cıbıl cıbıl görmem için erken.
Hem ben utanırım ehe.
Fazla düşünmeden kapıyı açtım;
+ sevgiliiiiim , diye bağırıyom.
Hay dilme eşek arısı soksaymış.
Ağzıma kramp girseymiş.
Kusarken boğulsaymışım da bağırmasaydım mal mal.
Annem beni doğururken o ağlayan ağzımı dikselermiş.
Gördüğüm manzara karsısında hani film şeridi derler ya, film şeridi değil oscar töreninin kırmızı halı yürüyüşü defilesi bile geçti o an aklımdan.
Sevgilim yatıyordu ve yanında ahh pardon koynunda, ısı olduğunu söyleyip yanımızdan erken ayrılan burcu.
Yok yazarken bile hala şaşkınlığım üzerimde.
Sasırdım.
Duraksadım.
Ama tepki yok bende hala.
Bakıyorum ağzım açık.
Burcu hemen üzerinde ki çarşafa nasıl siper oluyor ona bakıyorum.
O kirlenmiş vücudunu ekru renkli çarşafa dolayıp aklı sıra bir şeylerin ayıbını kapama derdindeydi.
He sevgilimde bu arada bir şeyler diyor, ama ben duyamıyorum.
Bir uğultu gibi.
Hala sevgilim diyorum helal spr dvm .
Sonra;
+niye böyle yaptın? dedim sevgilim olacak o mendebura.
- beni dinlemelisin, açıklama yapmayı hak ediyorum.
+yanlışlıkla mı oldu diyeceksin?
-kestirip atma, dinle beni ne olur.
O an sadece neden haklı, suçlu arıyoruz diye düşündüm.
Lan mal, ulan geri zekalı, kız koynunda neyi anlatıyorsun!
Neyin açıklamasını yapıyorsun!
Neyi kestirip atıyorum!
Burcu'nun sadece gözlerine baktım.
+ O kadar ucuzsun ki sana bir şey demeyeceğim.
- beni dinle bak öyle değil ne olur dur. Dedi.
Ve siz olsaydınız Burcu’nun saçını başını yolar, sevgilinize tokat atıp hakaret edip saldırırız der gibi duyuyorum.
Yapmadım.
Yapmazdım.
Yapamazdım.
O kadar eğreti ki, o kadar kaşarlanmışlardı ki, daha fazla o çamura batmak istemedim.
Ve elbet sırası gelir dedim.
O kadar zavallıydılar ki, gözlerimde küçüldüler, yok oldular ve bir daha onları görmedim.
O kapıdan çıkarken şunu fark ettim; artık sevgilimin boynu güzel kokmadığını, ellerinin çirkin olduğunu, tırnaklarının kenarlarının et bağladığını, dişlerinin sararmış olduğunu ve çirkin giyindiğini de fark ettim.
Ve ayrıca sevgilim dedim kişinin buruşuk yatak çarşafı, burcunun tenine yakışmamıştı.
Tıp ki yüzünde ki fahişelik gibi.
Yapmam gereken tek şey kapıyı çarpıp gitmek gerektiğiydi.
Acaba tüm bu yaşadıklarıma kapıyı kapatabilecek miydim?
Hatayı nerede yaptığımı bilmiyorum.
Ha bu yüzünü nerden aldı onu daha daha bilmiyorum.
Ve su an tek bildiğim şey;
Tuvallette sigara izmariti gibiyim.
Üstüme işeyenleri geçtim, yolun sonu kara delik. Pembe Gözlük .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder