16 Nisan 2016 Cumartesi

Nilgün.
Ah Nilgün.
Konuşamıyorum bugünlerde.
Anlatıyorum sadece sana.
Beni dinle Nilgün.
Beni anla.
Bana kucak aç.
Bir adam oluyor mesela, onu içinin en üst rafına koyuyorsun.
Koruyup kolluyorsun.
Yemeğini, ilacını, uykusunu, üşümesini, çoraplarının ıslanmış olabilme ihtimaline kadar düşünüp düşlüyor.
Kendine sana dikkat etmesini ve önem vermesini istiyorsun ondan.
Bir ananın evladını sarar gibi bağrına sokuyorsun.
Kırılacak camdan bir eşyaymış gibi davranıyorsun.
İlk kıran seni o oluyor.
Mamafih ilk parçalayan da o.
Sonra kırmamış gibi karşına çıkıyor.
Ama sen seviyorsun.
Sebepsizce.
Ah Nilgün.
Beni bazen anlamadığını düşünüyorum.
Bu düşüncenin bile ne kadar canımı yaktığını tahmin bile edemezsin.
Sen ulaşılması güç bir hazinesin.
Beni anlayan tek insan da sensin üstelik.
Herkes, herkesi sevebilir.
Herkes herkesle konuşabilir.
Ama herkes herkesi anlayamaz.
Korkutuyor, ürkütüyor senin beni anlamama ihtimalin.
Acıyor Nilgün, çok acıyor.
Geçecek deme.
Geçmesini isteyende yok.
Geçsin istemiyorum Nilgün.
İnsanlardan , kaçıyorum.
Bir yazı yazmak, bir kitap okumak, bir kahve içmek, bir böğürtlenli jelibon , bir sen bir de Eser Gökay var.
Anlatabiliyor muyum Nilgün?
Nasıl bir yabancı gibi düşünüp düşleyip , yola devam edebiliyor insan?
Nasıl bir çırpıda tüm dünyayı ellerinin tersinin ardına alabiliyorlar?
Nasıl başka bir gönle meyledip kafalarını yaslaya biliyorlar?
Bunu nasıl yapıyorlar?
İnsanlar mı çok güçlü?
Yoksa ben mi çok beceriksizim?
Sana anlatıyorum Nilgün sana.
Beni anla.
Ne olur anla.
Ne olur anla.
Tek isteğim bu.
Korkuyorum Nilgün, korkuyorum.
Kızımla yüzleşmekten korkuyorum.
Ona anlatacak çok şeyim var, çok şey birikti.
Ondan utanıyorum Nilgün.
Ondan çekinip, ürküyorum.
Sorularını cevaplayamamaktan yüksünüyorum.
Neden böyle Nilgün?
Neden?
söz vermiştim oysa ona.
İnsanlar sözlerinde durabilen bir varlık değiller.
Sana onu anlatsam konuşmanın sonu bir şiirle biter buna eminim.
Ben sana anlatıyorum Nilgün.
Mektup değil bu.
O, bu, şu da değil.
Bu benim içimin döküntüsü.
İçimin oyuğu acıyor Nilgün.
Tut elimden.
Ben galiba yine bir adamın en yüksek katından tekrar ve tekrar düşüyorum.
Üzgünüm.
Nilgün tut elimden düşüyorum.
Düşüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder